Bugünden itibaren siz sevgili okurlarım ile özellikle Arama Motorlarında sitenizi üst sıralara çıkarmak için yapılması gereken pratikleri, dikkat etmeniz gereken noktaları inceleyeceğimiz bir yazı dizisine başlıyoruz.
Derin sulara atlayıp çırpınmadan önce bir takım temel bilgileri öğreneceğiz, daha sonra öğrendiğimiz bilgileri sitemizde nasıl kullanacağımızı ve en önemlisi Arama motoru devi Google da birinci sıralarda nasıl çıkacağımızı, neleri yapıp neleri yapmamamız gerektiğini inceleyeceğiz.
Dilerseniz öncelikle hepimizin tanıdığı Arama Motorlarına yakından bakarak yazımıza başlayalım.
İlk sıramızda elbette daha önce bahsettiğim gibi Google yer alıyor. Google hakkında detaylı bilgi vermeden önce seminerlerimde ya da dost muhabbetlerinde çok sık karşılaştığım ve sizlerin de aklınızdan geçtiğine emin olduğum bir konuda bilgi vermek istiyorum.
Bill Gates ile ilgili bilgi sahibi olanlarınız mutlaka kendisinin Üniversitesi 3. sınıfı terk edip Microsoft'u kurduğunu bilirler. Bunu yapabilmesindeki şüphesiz temel neden, daha henüz PC kavramı yokken babasının evlerinin bir odasını bilgisayar odası haline getirmesidir.
Larry ve Sergey'in geçmişlerine baktığımızda da Larry'nin babasının 1960 da bilgisayar bilimi diploması aldığını, annesinin ise bilgisayar biliminde yüksek lisans yapmış veritabanı danışmanı olduğunu görürüz. Sergey'in ise annesi Nasa'da çalışmakta, babası Maryland Üniversitesinde Matematik dersi vermektedir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün, ancak sanırım bizlerden Google, Ebay, Yahoo vs. çıkması için bilgisayarı hele ki Internet?i bir yaşam biçimi haline getirmemiz, dünyanın gidişatına göre kendimize yön vermemiz gerekiyor. Bilgi çağı trenine binmek için çok geç olmasa da kısa zamanda ülkemizde yaşayan herkesi doğru bilgilendirmemiz ve çok çalışmamız gerekiyor.
Her neyse bakalım Google hakkında neler öğrenebileceğiz:
Google 1996 da Sergey Brin ve Larry Page tarafında Standtfort Uni. Projesi hobisi olarak başladı. Aslında amaçları Altavista'yı kullanarak bağlantılar sayfalarının bir şekilde veritabanında depolanıp, bu bilgilerin daha sonra analiz edilerek tekrar kullanılıp kullanılamayacağını öğrenmekti. 1989'da WWW yi keşfeden İngiliz bilgisayar bilimcisi Tim Berners-Lee ye göre tüm İnternet bağlantılardan oluşuyordu ve bu bağlantıları izleyerek tüm İnternet depolanabilirdi.
Gördüğünüz gibi bir hayalin peşinden koşmaya başlayan Google?cı çocuklar, bizim ilerleyen bölümlerimizde göreceğimiz Spider ? Bot denilen tarayıcıların da temellerini atıyorlardı.
Elbette bu amaçlarının temel noktasını o zamanlarda İnternet Arama motorlarının sonuçlarının kalitesizliği ve dağınıklığı oluşturmuştu. Zira Altavista, Yahoo, HotBot, Lycos vs. de çıkan sonuçlar genellikle istenilen web sayfalarını kolayca bulmaktan çok uzak sadece yığın bilgileri kullanıcılara getiren sistemlerdi.
Larry Page İnternet'de karşılaştığı bu soruna kendince bir çözüm bulmuş ve buna daha sonra hepimizin bağımlısı olacağı, artırabilmek için kendimizi paralayacağımız PAGERANK adını verecekti (PAGERANK birçoğunuzun tahmin ettiği gibi SAYFA SIRALAMASI değil LARRY PAGE'in PAGE'inden gelmektedir).
Larry bir web sitesinin popülaritesinin o web sitesine verilen bağlantı sayısı ile ilişkilendirilerek hesaplanabileceğini, Bilim adamlarının da kendi tezlerini güçlendirmek için binlerce değişik kaynaktan alıntı yaparak tezlerinin güçlülüğünü savunduklarını düşünürdü.
Akademik olarak bu anlattıklarımı aslında şöyle özetleyebiliriz. PAGERANK teknolojisi temelde hepimizin her gün kullandığı önerme kavramından çok da farklı bir şey değil.
Düşünün ki öğle vakti karnınız acıktı ve arkadaşlarınıza en iyi yemeğin nerede yenilebileceğini sordunuz. 10 arkadaşınızda 8 tanesi A restaurant'ını tavsiye etti. Doğal olan bu tavsiyeleri dinlemek ve yemeğinizi tavsiye edilen yerden yemektir. Google'da aynı mantıkla kuruldu. Eğer bir web sitesi binlerce web sitesinden bağlantı alıyorsa, kendi konusu içerisinde bağlantı almayanlardan daha önemli bir site olmalıydı ve arama yapan kullanıcılara da daha doğru bir sonuç olarak çıkmalıydı.
